Federal devlet yapısına sahip bir krallık ülkesi olan Belçika, Flemenkçe’nin konuşulduğu Flaman Bölgesi, Fransızca konuşulan Valonya ve her iki dilin de konuşulduğu Brüksel olmak üzere üç bölgeye ayrılıyor. Bir ülkeyi sadece üç günde gezmek çok zor görünse de, söz konusu ülke Belçika ise bu mümkün olabilir. Belçika; Almanya, Hollanda ve Fransa’nın ortalarında bulunan ve genelde bu ülkelere yapılan gezilerle birleştirilen küçük bir Avrupa ülkesi. Diğer ülkelere ziyaretlerle birleştirildiğinden olsa gerek, turistler de Belçika için genellikle 3-4 günlük seyahat programı yapmayı tercih etmekteler. Küçük bir ülke olması ve şehirleri arasındaki ucuz ve çok sık tren seferleri sayesinde Belçika’yı üç günde gezecek bir Belçika turu yapmak oldukça kolay, hem de üç güne üç ayrı şehir sığdırarak.
Üç günlük Belçika turu bu bölgelerden ikisini kapsıyor: Flaman bölgesindeki Gent ve Brugge şehirleri ve de başkent Brüksel.
İlk Gün: Avrupa Birliği’nin Merkezi Brüksel
Belçika turu, ülkenin başkenti ve Avrupa Birliği’nin en önemli merkezi olan Brüksel şehriyle başlayabilir. Brüksel ,Flaman ve Valonya kültürlerinin ve dillerinin, klasiğin ve modernin karışımı çok uluslu, çok renkli bir şehir. Bir günlük Brüksel gezisi için tavsiyeler şöyle sıralanabilir:
- Le Pain Quotidien’da Kahvaltı: Güne, bir Belçika klasiği olan ve başka ülkelerde de şubeleri bulunan Le Pain Quotidien’da enfes bir kahvaltı ile başlamak en güzeli. Brüksel’in çeşitli semtlerinde şubeleri olmakla birlikte, özellikle Sablon’daki şube önerilir. Kahvaltı sonrası Sablon’un antikacı dükkanları ile dolu, sevimli sokaklarını da gezebilirsiniz.
Brüksel Sablon’da Bir Park
- Avrupa Parlamentosu: Brüksel’e gelmişken mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında Avrupa Parlamentosu Binası geliyor. Binanın bitişiğinde bulunan Parlamentarium, ziyaretçilerin Avrupa Birliği ve Parlamentosu ile ilgili her türlü bilgiye ulaşabileceği ilginç ve interaktif bir ziyaret merkezi. Giriş ücretsiz. Genelde kapıda uzun kuyruklar olduğu için sabah erken saatlerde gitmekte fayda olabilir.
- Grand Place ve Manneken Pis: Öğle yemeği molasını Brüksel’in meşhur meydanı Grand Place’da verebilirsiniz. Belçika biralarının, patates kızartmalarının ve waffleların tadına bakabileceğiniz pek çok kafe ve restoran bulabilirsiniz burada. Bu meydanda bulunan Brüksel Şehir Müzesi (Museum of Brussels City) şehrin tarihi hakkında bilgilendirici bir müze. Brüksel’in sembolü haline gelmiş olan İşeyen Çocuk Heykeli (Manneken Pis) de meydana yürüme mesafesinde olan ziyaret yerlerinden bir tanesi.
- Galeries Royales St Hubert: Avrupa’nın en eski ve görkemli kapalı çarşılarından bir tanesi olan bu tarihi alışveriş galerisi kesinlikle görülmeye değer. Şehir merkezinde yer aldığı için ulaşım da çok kolay.
- Atomium: Merkeze biraz uzak olan ama metro ile kolaylıkla ulaşılabilen Atomium, Brüksel’in ilginç ziyaret noktalarından bir tanesi. 1958 yılında Brüksel’de düzenlenen Dünya Fuarı (Expo 58) için inşa edilen Atomium, bu gün, içindeki çeşitli sergileri ve çocuklara yönelik atraksiyonlarıyla turistik bir tesis haline gelmiş durumda. http://atomium.be/
- Yeme – İçme: Belçika’da yemek deyince ilk akla gelen Belçika usulü midye olur. Brüksel’deki akşam yemeğinizde meşhur midyeleri denemek isterseniz, Le Chou de Bruxelles isimli restoran bu alanda ünlenmiş ve tavsiye edilen restoranlardan bir tanesi.
İkinci Gün: Belçika’nın Keşfedilmemiş Hazinesi, Gent (Gand)
Brüksel’e trenle yarım saat uzaklıkta olan Gent aynı anda hem sakin ve huzur verici hem de capcanlı olmayı başarabilen bir öğrenci şehri. Üniversite öğrencileri şehre hareket, sosyallik ve eğlence getirirken, şehrin hiç bozulmadan muhafaza edilmiş tarihi binaları, ziyaretçilerde bir zaman tüneline girmiş hissi yaratıyor. İçinden ırmak geçen bu güzel şehirde bir günlük ziyaret esnasında gezilip görülebilecekler ise şöyle:
- Korenmarkt ve Graslei: Ortaçağ mimarisinin en güzel örneklerinden olan yapıları ile meşhur Korenmarkt Meydanı ve bu meydana paralel olarak ırmak boyunca uzanan Graslei, Gent şehrinin incileri ve mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerleri. Graslei’de bulunan tarihi binaları seyretmeye doyamayacaksınız.
- Vrijdagmarkt (Friday Market) Meydanı: Bu meydan ismini, Cuma günleri burada kurulan küçük pazardan alıyor. Güzel mimarisi ile de bilinen bu cıvıl cıvıl meydandaki kafelerden birinde dinlenme molası verebilirsiniz.
- Gravensteen Kalesi: Gent’teki Ortaçağ atmosferine belki de en çok katkıda bulunan bina olan Gravensteen Kalesi’nin içinde küçük bir tur yapabilirsiniz.
- St. Bavo Katedrali: 14. yüzyılda Gotik tarzında inşa edilmiş olan St. Bavo Katedrali, Gent’in en büyük ve önemli dini binası. Katedral içinde yer alan dini tabloların tarihi ve sanatsal değerleri yüksek, özellikle de Belçika’lı ressam kardeşler Hubert ve Jan van Eyck tarafından yapılan tablo çok ilgi görüyor.
- Yeme – İçme: St. Bavo Katedrali’ne 10 dakikalık yürüme mesafesinde olan, uygun fiyatlı ve otantik atmosferli Orchidee Tay Restoranı hem ilginç, hem lezzetli bir restoran seçeneği. Burada, henüz pişmemiş taze sebzelerle dolu bir büfede kendi yemek tabağınızı kendiniz hazırlıyor, sonra yanına hangi et çeşidini (vejeteryanlar için tofu seçeneği mevcut)ve ne tür bir sos istediğinizi belirterek pişmesi için mutfağa veriyorsunuz. (restaurantdeorchidee.be).
Gent’in çok güzel bir bölgesi olan Patershol’da da pek çok kaliteli restoran bulabilirsiniz. Yemek yemek için olmasa bile, sokaklarında şöyle bir dolaşmak için uğrayın bu semte.
Türk mutfağından vazgeçmek istemeyenler için , Gent’teki Türk nüfusunun yoğun olarak yaşadığı Sleepstraat caddesindeki Türk restoranları önerilebilir. Buradaki Türk restoranları, Gent’teki diğer restoranlara kıyasla fiyat bakımından çok uygun ve yemekler de gayet lezzetli.
Akşam yemeğinden sonra kahvenizi içmek ya da kokteyllerin tadına bakmak için uğrayabileceğiniz bir mekan olarak da Café Theatre önerilir. (http://www.cafetheatre.be/)
Üçüncü Gün: Bir Kartpostal Şehir, Brugge (Bruges)
Trenle Brüksel’e bir, Gent’e ise yarım saat uzaklıkta olan Brugge, Belçika’nın Venedik’i olarak da bilinen, içinden geçen kanalları ve Ortaçağ mimarisi örneği yapıları ile ünlü bir şehir. Bu şehirde yapılabilecek en güzel şey, yürüyerek cadde ve sokaklarını keşfetmek ve manzaranın tadını çıkarmak. Tarihi şehir merkezi aynı zamanda UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alıyor.
- Şehir Turu: Tren istasyonundan şehir meydanına kadar olan yolu yürüyerek küçük bir şehir turu yapabilirsiniz. Şehir meydanında ya da ara sokaklarda dinlenme molaları verebileceğiniz pek çok kafe ve restoran mevcut.
- Kanal Turu: Brugge’u gezmenin manzaralı ve eğlenceli yollarından biri de kanal turu yapmak. Şehrin çeşitli noktalarından sıklıkla hareket eden turist teknelerinde aynı zamanda şehirle ilgili bilgiler veren rehberler de bulunuyor.
- Beginaj: 13. ve 14. yüzyıllarda bazı Avrupa ülkelerinde bir çeşit Katolik dini grup olan Beguinlerin yaşadığı, manastır benzeri yerlere Beginaj adı verilirmiş. Günümüzde Belçika’nın çeşitli şehirlerinde yer alan tarihi Beginajlar’ın kimisinde hala bu tip bir münzevi hayat sürdüren rahibeler yaşıyor. Bu Beginajların en ünlü ve güzellerinden bir tanesi de Brugge ana tren istasyonunun çok yakınında bulunan Beginaj. Burası günümüzde ziyaretçilere açık, tabii ki sessiz olmak ve rahibelerin yaşadığı alanların sınırlarına saygı göstermek, bir de fotoğraf çekmemek kaydıyla.
- Yeme-İçme: Dünyaca ünlü Belçika çikolatalarının tadına bakmak için en uygun yerlerden biri Brugge. Şehir merkezi ve civarındaki caddelerde çikolata üreten ve satan pek çok küçük çikolata dükkanı bulabilirsiniz.
Son olarak, Belçika’da trenle seyahati tercih edecekler için önemli bir not: Belçika’da şehirler arası tren seferleri için haftasonlarında indirimli tarife var. Hafta içi fiyatlarının neredeyse yarısına şehirler arası yolculuk yapılabiliyor.