Dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş yolu arasında gösterilen, Fethiye’den Antalya’ya uzanan 509 kilometrelik Likya Yolu (Lycian Way), yeşili ve maviyi akıran çizgide rengarenk çiçekleriyle baharın en güzel yaşanacağı bir rota. Tabii ki tüm yolu yürümek zorunda değilsiniz, Likya Yolu Etapları arasından kendinize uygun bulduklarınızı seçmek en doğrusu.
Likya Yolu Nerede?
Fethiye’den başlayıp, Antalya’ya kadar devam eden tarihi Likya Yolu yaz-kış dünyadan birçok yürüyüşçü tarafından adımlanıyor. Tamamı, konaklamalı olarak ancak 1 ayda yürünebilen tarihi yolda, 13-14 kilometrelik farklı Likya Yolu Etapları tercih edilerek günübirlik yürüyüşler de yapılabiliyor.
Işık Ülkesi
Likya ‘Işık Ülkesi’ anlamına geliyor. Likyalılar, M.Ö. 3 bin yıllarında Teke yöresine gelmiş özgürlüklerine düşkün ve bunun için de oldukça mücadele etmiş bir medeniyet. Likyalıların ticaret yapmak amacıyla kullandığı yol, 1999 yılında Kate Clow tarafından projelendirildiğinden bu yana dünya çapında bir üne kavuştu. Kimi zaman deniz kıyısından, kimi zaman dağlarının zirvelerinden akıp giden yol, bölgenin en önemli antik kentlerinin de yakınından geçiyor.
Yemyeşil ormanlar arasında uzanan yolda, tarihi kalıntıları ve antik kentleri keşfetmek; gökkuşağı gibi rengarenk açmış Türkiye’nin en zengin endemik bitkileri arasında yolculuğa çıkamak keyif verici. Baharla birlikte canlanan doğaya şahit olunacak ülkemizin en nadide güzelliklerinden birisi olan Likya Yolu, hafta sonu kaçamağı yapılabilecek en güzel yerlerden birisi.
En Mavi, En Yeşil Etap
Tarihi değeri ve doğal güzelliği konusunda birbiriyle yarışan Likya Yolu Etapları arasında en güzellerinden birisi, Antalya’nın Demre beldesi sınırları içinde kalan İnişdibi-Çayağzı etabıdır. Antalya’dan Kaş’a doğru giderken Demre’yi geçtikten sonra, İnişdibi patika girişinden başlayan 14 kilometrelik etap, Gökkaya Körfezi’ni ve Istlada Antik Kenti’nin ardından Çayağzı’nda son buluyor.
Başlangıç noktasında ilk adımın atıldığı andan itibaren su gibi akıp giden etap, sürpriz güzellikleriyle hafızalardan silinmeyecek manzaralar sunuyor. Bir tarafta, tarihi kalıntıları altında barındıran pırıl pırıl deniz, diğer yanda asırlık zeytin ağaçları ve kızıl toprak arasından fışkıran rengarenk çiçekler ve kızıl çam ormanları. Bu doğal güzelliklerin arasında, o ince patikadan atılan her adım mutluluk ve unutulmaz anlar anlamına geliyor.
Kelebekler Vadisi, Fotoğraf: Wikimedia Commons |
Kızıl toprakla örtülü patika, arasında bulunan taşlardan dolayı, yağmur yağdığında dahi rahat yürünebiliyor. Patika boyunca zaman zaman kaybolan deniz, aynı zamanda etap boyunca en iyi pusula gibi eşlik ediyor. Etabın üçte ikisini tamamlayıp yüksek bir tepeden indikten sonra sizi karşılayan İlvit Çağıllı Koyu, adeta ödül gibi. Turkuvaz renkli denizi bembeyaz taşlı kumsalıyla bu bakir koy, kahve içip biraz dinlenmek, hatta cam gibi suya atlayıp, yüzme molası vermek için harika bir fırsat. Yolun kalanı ise denize en yakın çizgide devam ediyor ve uzun bir sahilin ardından Çayağzı’nda son buluyor.
Diğer Likya Yolu Etapları ile kıyaslandığında göre yürünmesi daha kolay olan bu etabı, iyi bir yürüyüş
kabısı ile sırt çantanıza yeterli miktarda su ve yiyecek olarak kolaylıkla tamamlanabiliyor. Yürüyüş boyunca, kayalar üzerine işaretlenmiş kırmızı-beyaz Likya Yolu işaretlerini mutlaka takip edilmeli.
Havaların ısınmasını dikkate alarak mayo, güneş kremi, gözlük oldukça işinize yarayacaktır.
Likya Yolu yürüyüşünde en güzel eşlik edecek şey ise kuş cıvıltılarının ve denizden esen rüzgarın zeytin ağaçlarına dokunarak oluşturduğu Likya Senfonisi. Yaz aylarında yürüyüşü yapacaklara senfoninin en sesli enstrümanına sahip ağustos böcekleri de eşlik edecektir.
Ulaşım ve Konaklama
Likya Yolu, Kaynak: Wikimedia Commons |
Likya Yolu’nun sadece 1 etabını yürümek isteyenler, yola erken saatlerde çıktıklarında konaklamaya ihtiyaç duymayabilirler. Güneşine, doğasına, renklerine tutulup hemen bırakılamayacak bu coğrafyayı gece de görmek isteyenler, yıldızla dolu huzurlu bir gece geçirmek isterlerse kamp alanlarından faydalanabilirler. Ilıman iklim nedeniyle sahilde ya da uygun bir alanda hemen her mevsim çadır kurabiliyor.
Hemen yakınlarda yer alan batık kent Kekova’nın deniz manzaralı pansiyonlarında da kalınabiliyor. Yörenin otlu ve zeytinyağlı yemekleri, günlük tutulan ve teknede pişirilen balıkları ve keçi sütünden yapılan dondurması denemeye değer. Diğer tarihi alanları keşfetmek için tekne turu da unutulmamalı.
Antalya’dan Demre’ye yarım saatte bir hareket eden dolmuşlar ile akşam saatlerine kadar kolay ulaşım sağlanabiliyor. Ayrıca yöre halkı ulaşım konusunda da oldukça yardımsever. Haydi, parmağınızı korkmadan kaldırın ve Likya Senfonisi’ni dinlemek için yürüyüşe başlayın!