Uzakdoğu’daki bitki dünyası bu diyarlara gelen herkesi büyüler. Haklarında biraz okuyunca, ne kadar az şey bildiğinizi fark edersiniz; hatta ünlü İngiliz belgeselci David Attenborough’un bu konuda yaptığı çalışmaları izlemek, hepimizin bitkiler tarafından kullanıldığını düşünmek başta olmak üzere, birçok içsel yolculuğa vesile olabilir. Yeryüzünde yaşayan her canlı türü birbirine genetik ve zihinsel olarak bağlıdır. Bu açıdan bakarsak, bitkilerin var olan her şeyi birleştirdiği düşünülebilir.
Güneydoğu Asya’daki bitki çeşitliliğinin bu kadar bereketli ve etkileyici olmasını biraz da Budist ve Hindu rahiplere borçluyuz. Çoğu tür, rahiplerin onlara sahip çıkması sebebi ile günümüzde varlığını korumaktadır. Örneğin, Gingko Biloba, bir başka deyişle Mabet Ağacı, dinozorlar zamanından beri yeryüzünde olan bu bitki, varlığını barbarca ağaç kesimleri sırasında, gizlice tohumlarını saklayan, tapınak çevresinde onları özen ile büyüten rahipler sayesinde bugün hala aramızdadır ve bu yörelerde yaşayan birçok insana şifa dağıtmaya devam eder. Tapınakların ve sarayların bahçeleri çoğunlukla görsel ve sembolik anlamlar içeren bitkilerden oluşsa da, normal vatandaşın bahçeleri gelenekler doğrultusunda şekil alır ve görsel olmaktan ziyade kullanım içindir; bu türlerin çoğu yemeklerde ve şifacılıkta kullanılan meyveler, yapraklar ve köklerdir.
Aynı zamanda, bu diyarlardaki türlerin varlıklarını istilacı Batılılar’a da borçlu olduğunu öğrenmek ilginç. Gezgin olan bir tek bizler değiliz; çok uzun zamandır Batılı insanların Güneydoğu Asya’yı ekonomik, kültürel ve dini olarak sömürmeleri nedeni ile bitki çeşitliliği artmış. Dünya’da, son 500 yıl içinde yaşanan bitki dolaşımının hikayesi epey etkileyici, özellikle de iklim sayesinde bölgeye hemen alışıp çabucak gelişmeye başlayan bitkilerle dolu tropikal yörelerde. Tabi bunun olumlu etkileri kadar olumsuz etkileri de var. Yukarıda bahsettiğim teoriye göre, baskın olmak isteyen türler insanları kullanarak çok uzak yerlerde de çoğalıyorlar. Mesela Uzakdoğu’nun her yerinde monokültürel plantasyonlar (tek tür ekim) şeklinde karşınıza çıkan, aşırı ekim yüzünden ciddi sorunlara sebep olan lastik ağacı (rubber), Güney Amerika’dan gelmiş buraya. Aynı şekilde domates ve patates de. Fakat var olmak için gereksinim duydukları aşırı kimyasallar yüzünden, tatlarına bakınca bu türlerin buraya ait olmadığını anlayabiliyorsunuz. (Özellikle Güneydoğu Asya’da yüzyıllar içinde yerelleşmiş bitkilerin büyük bir kısmı Güney ve Orta Amerika’dan, Afrika’dan ve Avustralya’dan gelmiş.)
Oysa tamamen bu yörelere ait olduğunu düşündüğüm, hemen hemen her yemeğin içinde olan kırmızı acı biberin de Güney Amerika’dan Batılılar tarafından getirildiğini okuyunca epey şaşırmıştım. Buraların olmazsa olmazı Hindistan cevizi ağaçlarının ve muzun nereden geldiği konusunda da ciddi tartışmalar var, yerel olduğu düşünülmüyor. Her yağmur ormanında karşımıza çıkan harika vahşi zencefillerin Çin’den geldiği düşünülüyor. Akasya, Begonvil türleri dışında buralı gibi görünen Heliconia türleri ve özellike Bali ve Tayland’da her ayinde, günlük adaklarda kullanan, Budist, Hindu tapınaklarında ve Malezya’da Müslüman mezarlıklarda sık sık karşınıza çıkan dünyanın en güzel çiçeklerinden biri Frangipani’nin de (Plumeria) bu diyarlara dünyanın başka yerlerinden Batılılar tarafından taşınmış olması çok ilginç.
Bilinçsiz tür taşımak, bir yerin ekolojisine ciddi ölçüde hasar verebilir. Bu konu üstüne söylenecek çok söz olsa da, bu yazıda deyinmeyeceğim, ama dayanıklı türler de varlığını sürdürüp, yeni ülkelere güzel adapte olabiliyorlar göründüğü gibi.
Kısacası Güneydoğu Asya ve Uzakdoğu ülkeleri, sadece kendi ülkelerindeki zor yaşam koşullarından kaçarak daha ucuz bir şekilde var olmak isteyen turistlere ve benzeri oluşumlara ev sahipliği yapmıyor. İnsanlar tarafından taşınarak gelen binlerce türe, bilgiye, hafızaya, gezgin bitkilere ve çiçeklere de ev sahipliği yapıyor. Bu akışı gözlemlemek açısından çok keyifli bir yer Güneydoğu Asya ülkeleri. Her tür canlı çeşitliliği gibi bu türlerin çeşitliliği de gerçekten görsel olarak çok büyük keyif.
Yazıda kullandığım kaynaklar ve konu ile ilgili belgelerden kolay okunabilir bazı öneriler:
Handy Pocket Guide to Tropical Plants, Periplus Yayınevi
Handy Pocket Guide to Tropical Flowers, Periplus Yayınevi
BBC Life, Plants, 2009. (Türkçe altyazılı bulunabilir.)
Arzunun Botaniği, Michael Pollan, Domingo Yayınevi.
Yeryüzü ile Konuşma Sanatı: Kutsal Bilgiler ile Şifacı olmak, Stephan Harrod Buhner, Flora Dizisi, OkuyanUs Yayınları.
Photo Credit:
Cover Foto: Erol Ozlav
Naked Orchid-Foto by Ana Retamero Olmos
Gingko Biloba Foto: http://www.colesvillenursery.com/plant/ginkgo-biloba-jade-butterfly