Bir yer düşünün, gözlerinizi kapattığınızda ayaklarınızın yerden kesildiğini hissettiğiniz. Bir yer düşünün, içinize çektiğiniz nefesin ciğerlerinize, oradan da tüm vücudunuza yayılırken sizi yenilediğini hissettiğiniz. Bir yer düşünün, mavinin ve yeşilin her tonunu görebildiğiniz. Ve düşündüğünüz o yerin de ta kendisi…
Cape Town…
Ayak bastığınızda dünyanın ne kadar güzel bir yer olduğunu size hatırlatan şehir.
Fotoğraf: Gökçe Evirgen |
Güney Afrika’nın güneybatı ucunda yer alan ve Johannesburg‘tan sonra en yoğun nüfusa sahip olan şehridir Cape Town. 15. yüzyılda Portekizli kaşif Bartelemeu Dias tarafından ilk olarak keşfedilmiş, daha sonra Hollanda ve İngiltere’nin eline geçmiştir. Nitekim hem beyaz nüfusunun hem de şehre işlemiş Avrupa kültürünün yoğunluğundan Cape Town’da gezerken, kendinize sık sık Avrupa’da değil Afrika’da olduğunuzu hatırlatmanız gerekir.
Cape Town Gezilecek Yerler
Capetown’a gittiğinizde yapacağınız ilk şey, sıradışı bir yapıya sahip olan Masa Dağı’na çıkmak olmalı. O görkemli tepeden tüm şehrin silüetini seyredip, sonrasında her bir noktasını tek tek keşfetmeye çıkmalısınız. Hint Okyanusu ve Atlas Okyanusunu aynı anda görebileceğiniz, dünyada eşi benzeri bulunmayan bir manzaraya sahiptir Masa Dağı.
Masa Dağı, Fotoğraf: Gökçe Evrigen |
Güney Afrika‘ya gelen herkesin gitmek için sabırsızlandığı yerlerden bir diğeri de Cape Point. Cape Point, birbirine çok yakın iki burundan oluşur. Bunlardan biri Ümit Burnu olarak bildiğimiz Cape of Good Hope, diğeri ise Cape Point’tir. Ümit Burnu yıllarca denizcilerin korkulu rüyası olmasından dolayı “Fırtınalar Burnu” olarak anılırken, Hindistan’ın yolunun açıldığını müjdelemesi ile adı ‘Ümit Burnu’ olarak değiştirilmiştir. Ümit Burnu her ne kadar bir çok kaynakta Afrika’nın en güney ucu olarak belirtilse de, haritadan bakıldığında da görüleceği üzere kıtanın gerçek güney ucu Agulhas Burnu’dur. Bu bölgede yeşilliklerin arasına saklanmış, sizin elinizdeki yiyecekleri kapmaya çalışan ya da arabanızın önüne atlayan babunları görebilirsiniz. Çok sevimli olmalarına rağmen oldukça vahşi olduklarını hatırlatır, bu bölgedeki canlılarla ilgili uyarıları dikkate almanızı öneririm.
Cape Point, Fotoğraf: Gökçe Evirgen |
Cape Town’un kendine özgü, çevresinde, leziz deniz ürünleri yiyebileceğiniz restoran ve alışveriş yapmak, hediyelik eşya almak için birçok mağaza bulunduran, oldukça büyüleyici güzellikte bir limanı vardır. Özellikle akşam üzeri, güneşin batışını seyretmek için tekne turuyla limandan okyanusa açılmanızı tavsiye ederim. Hayatınızda unutulmayacak bir deneyim olacağına garanti veriyorum.
Liman, Fotoğraf: Gökçe Evirgen |
Şehre 15 km uzaklıkta bulunan Cape Town’un en eski mahallelerinden biri olan Constantia, eğer bir şarap tutkunuysanız ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Çok uygun bir fiyata şarap tadım atölyesine katılıp, üzüm bağlarında mini bir gezi yapmanız da mümkün. Turlara katılmak istemezseniz de, bu cennetimsi mekanın tadını bağın içerisinde bulunan kafelerde bir kadeh şarap eşliğinde çıkarabilirsiniz.
Constantia, Fotoğraf: Gökçe Evirgen |
Fok balıkları, “Seal Island” denilen, üzerinde toprak bulunmayan ve sahili olmayan uzun ve dar bir adada yaşıyorlar.Bu adanın çevresi aynı zamanda beyaz köpekbalıkları için bulunmaz bir nimet. Adaya ulaşımınız bir tekne aracılığıyla oluyor. Bölgenin kokusu biraz rahatsız edici olsa da, Türkiye’de göremeyeceğiniz yüzlerce fok balığını bir arada görmek unutulmaz bir deneyim olarak hafızanıza kazınıyor.
Fotoğraf: Gökçe Evirgen |
Üzerinde yaklaşık 3000 adet penguen barındıran Boulders Beach, onlara dokunamasanız da dünyada onlara bu kadar yaklaşabileceğiniz nadir yerlerden biri. Televizyonda bile gördüğümüzde yüzümüzü mutluluktan gülümseten bu sevimli kuşları yakından görmek ve fotoğraflamak kaçırılmaması gereken deneyimlerden biri.
Fotoğraf: Gökçe Evirgen |
Cape Town, deniz ürünleri sevenler için tam anlamıyla bir cennet. Deniz ürünlerinin her türlüsünü, başka yerde bulamayacağınız lezzette burada bulmanız mümkün. Özellikle bölgenin salaş ve lokal mekanı olan Panama Jacks’te ürünleri taze olarak siz seçebiliyor ve orada yaptırabiliyorsunuz.
Şehrin turistik fakat eğlenceli mekanlarından biri de limanda yer alan Quey 4. Bu mekanda ayın her günü canlı müzik bulmanız mümkün.
Cape Town gece hayatını yaşamak isteyenler içinse Cafe Caprice mutlaka gidilmesi gereken bir mekan. Yalnız önceden rezervasyon yaptırılmazsa, uzunca bir sıra beklemek durumunda kalınabilir.
Panama Jack, Fotoğraf: Gökçe Evirgen |
Damağınızda biraz şarap biraz kalamar tadı, burnunuzda okyanusun o arındırıcı kokusunu bırakır bu şehir eve döndüğünüzde. Avrupa ve Afrika kültürünün harmanlandığı, doğal güzellikleriyle kendine aşık eden bu şehri aklınızdan çıkaramazsınız üzerinden yıllar da geçse. O güzelliği hep özlersiniz…