Gezmek, yaşanılan yerden uzaklaşmak, yeni yerler görmek herkesin hakkı! Evet çok fazla eşyası olan; yerleşik hayata kapılmış; şehirde çoğalmış, kök salmış olanların da…
Gitmek istemek, her ne kadar trend bir söyleme dönüşse de kimisi için çok daha derin anlamlar taşıyabiliyor. Kimisi gitmemek için bahaneler sunarken kimisiyse haklı sebepleriyle insanın içini sızlatıyor. Bu sebeplerin en başında da iş güç sahibi olup ev hayatına alışmış olmak; dolayısıyla faturasından beyaz eşyasına, rutin alışkanlıklardan sosyal sorumluluklara kadar birçok bağlayıcı unsurun bir araya gelmesi sayılabilir.
Diyelim ki, kariyerden vazgeçtik, çevreden gelen eleştirilere kulak tıkadık ve diğer her şeyi bir kenara itip dünya haritasından güzel bir coğrafya seçtik hayallerimize. Peki bunca eşya ne olacak? İğne-iplik, misafir havlusu, nevresim takımı, biblolar, çaydanlık, halı, perde, puantiyeli klozet takımı, abajur, Amerikan servis takımı, renkli mandal seti, tabak-çanak, ev terlikleri, ellerinizle boyadığınız tablolar, hediye gelen fincanlar, hatırası olan 78. tişört, silikon destekli mouse pad, İkea’dan alınan aynalar, duvara monte ettirdiğiniz raflar, bir türlü evdekilere yetmeyen 5 katlı ayakkabılık, Mickey Mouse desenli kırmızı çatal-bıçak takımı, kirli sepeti ve her biri vücudunuzun çeşitli yerlerine çeşitli boy ve kalınlıkta ilmekler geçiren yüzlerce ıvır zıvır… Peki bunlar ne olacak ya da şöyle de denebilir, bunlar varken gitme hayalleri ne olacak?
Eşyaların gereksiz olduğunu kimse söyleyemez, evet puantiyeli klozet takımı da lazım. Ancak bir insan pekala su dolgulu boyun yastığına da ihtiyaç duyabilir. Yani demem o ki, “neye ihtiyacım var” diye sordukça ihtiyaçlar bitmez. İhtiyaçlar bitmediği sürece de hayaller gerçekleşmez.
Önce şuna karar vermek lazım: Yerleşik konforlu hayatımı mı seviyorum yoksa rahat bana batıyor mu? Şayet batıyorsa aşağıdaki yöntemler hayatınızı hafifletmek açısından işinize yarayabilir:
– İşe kıyafetlerden başlayalım. Maalesef o kedicikli kazak bir dahaki kışa da giyilmeyecek, tıpkı bundan önceki 7 kış da giyilmediği gibi… Lütfen onu, kışı 3 penye tişörtü üst üste giyerek geçirmeye çalışan birine verin, emin olun kediciği o daha çok sevecek (kedicik de onu). Şimdi aynı işlemi geri kalan 16 kazağınıza da uygulayın, çünkü 3-4 kazakla ömür olmasa da uzun yıllar geçiyor endişelenmeye gerek yok.
Kimse giymez dediğiniz lekeli, delikli ya da çok eskimiş kıyafetlerin yolu hayvan barınaklarından geçiyor. Böylece hem kıyafetler hayvanların altına serilince onlar rahat ediyor hem de çantanızdan önce gardırobunuz da rahat bir nefes alıyor.
Giymediğiniz kıyafetler ihtiyacı olanlara, giyilmeyecek durumda olanlarsa hayvanlara gittikten sonra geriye üçüncü grup kaldı biliyorum. Lütfen yüzlerce lira ödeyip aldığınız için kimselere veremediğiniz o tuhaf paltoyu da gün ışığına çıkarın. Onun da kolayı var. Bir Facebook sayfası ya da blog açın ve bu tip parçaları da oradan satın. Bilet paranız çıktığında 8 taksitle aldığınız paltonun yarası da kapanmış olacak.
– Kıyafetleri hallettiğimize göre şimdi sırada diğer ıvır zıvırlar var. Maalesef bunları yanınızda götürmek için 7 valiz daha lazım.
İlk seçenek eve çıkan arkadaşlarınıza bağışlamak. Yok onlar kendi ilmeklerini kendi seçmek istiyorsa diğer seçenek de öğrenci forumlarına/panolarına ilan vermek. Emin olun onlar ilmeklerle arkadaşlarınız kadar ilgilenmeyecek ve o bayıldığınız çatal-bıçak takımına sadece çatal-bıçak takımı olarak bakacaklardır.
Ayrıca belediyelerin de eşya kabul eden birimleri var. Onlarla da irtibata geçilebilir.
– Kıyafetler ve eşyalardan sonra gerçekten önemli bir gruba geldik: Kitaplar! Satırlarının altı çizilmiş, hediye gelmiş, hayatınızı değiştirmiş, sizi anlatmış onca kitaptan vazgeçmek o kadar da kolay değil, kabul. Belki tekrar bakmak isteyeceksiniz ama o kadar kitabı değil dünyanın bir diğer ucuna, yan sokağa götürmek bile çok zor.
Torpilli bir yöntem olarak asla vazgeçemeyeceğiniz 1-2 kitabı yanınıza alabilirsiniz. Birkaç tanesini de ailenize ya da sevdiklerinize emanet edebilirsiniz.
Geri kalanın hepsi ama hepsi ihtiyacı olan okullara ve kütüphanelere!
– Geriye sadece faturaları iptal ettirip, ev kontratını sonlandırmak kaldı. Bu oldukça kolay. Üstelik faturaları iptal edince geri alacağınız depozito ücretiyle bomboş evinizde güzel bir parti yapabilir, halıya şarap döküldü mü diye korkmadan arkadaşlarınızla vedalaşabilirsiniz. E ne de olsa artık bir halı yok!
Tüm ilmekler çıktı, şimdi hayallerin peşinden gitme zamanı…
Bir daha dönmek istemiyorsunuz evet elbette! Ama olur da dönerseniz tek seçenek ilmekli hayat değil aklınızda olsun. Eşyalı evler, paylaşımlı oda kullanımları boğulmaktan korkanları bekliyor. Yarın bir gün tekrar gitme zamanı geldiğinde aynı mesaiyi yapmamak için temkinli olmak işe yarayabilir.
Yolunuz açık, ilmeğiniz az olsun!